DSWS : DSWS/TR : Bilim
Avrupa Konseyi yazılım patentlerini onayladı
Kerem Kaya 26 Temmuz 2004
Avrupada bilgisayar yazılımının patentleşebilmesi Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi tarafından kabul edildi. Mayıs ayında yapılan bir toplantıda, yazılım patentleri lehine yeni bir yönerge tasarısı hazırlanmasına ön ayak olan başkanlık koltuğundaki İrlandanın tasarı için dar bir çoğunluk elde ettiği bildiriliyor. Yeni tasarı, geçen Eylül ayında Avrupa Parlamentosu tarafından yazılım patentlerini açık olarak yasa dışı ilan eden değişiklikleri içermiyor.
Konsey, uyarlaması için tasarıyı Bakanlar Konseyine sunduktan sonra, ki bu bir formalite olarak kabul ediliyor, Avrupa Parlamentosuna ikinci bir değerlendirme için gönderecek. Parlamento kaldırılan değişikliği ancak kesin çoğunluk ile tekrar yerine koyabiliyor.
Eğer yeni tasarı yasalaşır ve üye ülkeler tarafından uyarlanırsa, yazılımın patentleşmesi tüm Avrupada mümkün olacak. Bu, bilgisayar tabanlı algoritmaların, bilgisayarlar arası iletişim protokollerinin ve muhtemelen yazılım tanımlamalarının dava sınırları içerisine gireceği ve Avrupada yazılım geliştirmek için bir patent avukatı tutmak gerekeceği anlamına geliyor.
Konsey, orijinal yönergeyi, "bilgisayar tabanlı buluşlar" denen buluşlar için patent verilebilmesi yönünde yeniden kaleme aldı, ki bu yazılıma olduğundan daha teknik bir anlam verebilmek için icat edilmiş bir deyimdir. Avrupa konseyindeki yöneticiler tarafından hazırlanan bu yeni tasarı, seçilmiş Avrupa Parlamentosunun daha önceki kararı ile taban tabana zıt görünüyor.
Tasarı, Konseyin Avrupa Patent Ofisi (APO)ne yakın patent memurlarından oluşan Patent Çalışma Partisi tarafından hazırlandı. APO kendi kuruluşunun da nedeni olan patent yasalarını çiğneyerek 1998 yılından beri yazılım patentlerini onaylamakta. Avrupa Patent Anlaşmasının 52. maddesinin 2c kaleminde "şemalar, kurallar ve zeka oyunları, diğer oyunlar yada iş yapma yöntemleri ve bilgisayar yazılımları[vurgu eklenmiştir]" buluş olarak gösterilmiyor. Patenler sadece gerçek buluşlara verilebiliyor.
Konseyin bu kararının ardında üye ülkelerin atanmış temsilcilerinden oluşan icracı kurum Avrupa Toplumları Komisyonu (ATK) olduğu konusunda iddialar var. 2003ün Kasım ayında ATKden sızan bir belgede Avrupa Parlamentosunun onayladığı değişikliklerin kabul edilemez olduğu iddia ediliyordu.
Ekim 2000de ATK orijinal yönerge üzerinde bir müzakere açmıştı. Aldığı 1447 yanıttan yüzde 91i yazılım patentlerine karşı çıkmıştı. Karşı çıkanların yüzde yetmiş dördü kişisel yanıtlardan gelirken sadece yüzde onu büyük şirket ve kurumlardan gelmişti. Yazılım patentleri için kişisel destek yüzde 17de kaldı. Seçilmiş parlamentonun kararı gibi bu rakamlar da şimdi göz ardı ediliyor. Konseydeki pazarlıklar halka ve hatta Avrupa Parlamentosu üyelerine açık olmadığı için detaylar bilinmiyor.
Bakanlar kararı alırken, küçük ve büyük şirketleri de içeren gösteriler ve diğer protestolar şeklindeki yaygın muhalefeti göz ardı ettiler.
APOnun onayladığı patentlerin yüzde 75ini elinde tutan ABD şirketleri ile rekabet edememe korkusu Avrupalı şirketlerin yazılım patentlerine karşı çıkmalarının nedenlerinden birisiydi. Alcatel, Ericsson, Nokia ve Siemensi de içeren bir diğer gurup, eğer yazılımın patentleşmesine izin verilmezse, ellerindeki patentlerin bir çoğunun değerini yitireceğini ve bunun da rekabet güçlerini azaltacağını iddia ediyorlar. Bu şirketlerin başkanları AB vekillerine işte tam bu iddialarını yansıtan bir mektup gönderdiler.
Yasa yapıcılar, yazılım patentlerini destekledikleri takdirde bunun buluş yapmayı teşvik edeceğini, rekabeti arttırıp yeni iş alanları yaratacağını, herkese eşit bir rekabet ortamı yaratacağını, vs. iddia ediyorlar, ancak bu iddiaların yanlış olduğu çoktan kanıtlanmış durumda. Bugünün dünyasında patent artık bir mucidin buluşunu koruması ve dolayısıyla onu buluşa özendirmesi için bir silah değil, büyük şirketlerin rekabeti ve bağımsız buluş yapmayı baskı altına alması için sahip oldukları cephanelikte bir silah haline gelmiştir.
Bessen ve Huntın 2003 yılında geçekleştirdiği "Yazılım Patenlerine Deneysel bir Bakış" isimli bir araştırma şu anda ABDde onaylanan toplam patentlerin yüzde 15inin yazılım patenti olduğunu gösteriyor. "Yazılım patentlerinin şirket bazında AR-GE [Araştırma-Geliştirme]nin yerini" aldığı ve "daha düşük AR-GE yoğunluğu ile ilişkili" oldukları yönünde kanıtlar buldular. Yani, ne kadar çok yazılım patentine sahipseniz, o kadar az AR-GE yapıyorsunuz. Bunun "esas olarak stratejik patentleşme yapan endüstrilerde" gerçekleştiğini ve "geleneksel teşvik teorisi ile bunun bağdaşmasının zor" olduğunu ortaya çıkarttılar. Diğer bir bulgu ise patente eğilimin, özellikle stratejik patentleşmenin yaygın olduğu endüstrilerde, dikkat çekecek derecede artmış olmasıdır. Araştırmacılar "şirketlerin bir patent silah yarışına" girmiş olabileceği sonucuna varıyorlar. Diğer bir deyişle, patentin amacı kontrol sağlamak, buluş yapmayı ateşlemek değil.
ABDde patent davaları hızla büyüyen bir endüstri olup davaların çoğunluğu yazılım patentlerine atfediliyor. 2003 yılının Eylül ayında sona eren 12 aylık dönemde, beş yıl öncesine göre yüzde 13lük bir artış kaydedildi. "Ülkenin aşırı yüklenilmiş olan patent sistemi", dev İntel şirketinin başkanı ve kurucularından Andrew S. Groveun sözlerine göre "buluşları yavaşlatan bol miktarda davaya neden oluyor."
ATKnin iç-pazar ve mali servisler müdürü John Mogg, yazılım patentlerinin önünü açmanın, Avrupadaki yasalar ABD ve Japonya ile aynı düzeye geleceği için, eşit bir rekabet ortamı yaratacağını belirtiyor. Daha sonra "patent sistemi kendi başına ele alınmamalıdır. Dört başı mamur bir pazar ekonomisini güvence altına almak için gerekli olan yasal düzenlemelerin bir parçasıdır" diye ekliyor.
Çağdaş buluşlar ancak düşüncelerin bir çok kişi tarafından uyumlu bir şekilde toplanması, birleştirilmesi ve bunu yaparken geliştirilmesi ile ortaya çıkabilir. Bu yolda herhangi bir engel buluşların narin yapısını kolaylıkla tehlikeye atacaktır. Buraya bir kural düşebiliriz: Ne kadar engel konursa, o kadar az buluş yapılır. Patent başvurusunun çıkardığı engeller patent davalarına eklenince, pazar yerinin bile kabul edemeyeceği sınırlara yaklaşan büyüklükte bir engeller dizisi oluşacaktır.
Yazılımın patentleşme hakkı, özgürlükleri önemli derecede azaltarak, büyük engeller yaratarak ve yanlış sahiplenme duygusuna neden olarak, yazılım toplumu içersinde en ürkek ve genç olan kesimi soğutacaktır.
Sadece teknik olarak ele alındığında bile yazılımın patentleşmesi, bilgisayar yazılımının yaşamın her alanında kullanıldığı bir çağda, insanlık için önemli bir gerileme olacaktır.
Bir fikrin mal olarak sahiplenilmesi gerçeği bile onun yakın inceleme altına alınmasına ve davalık hale gelmesine neden olacaktır. Fikirler insan beyninin büyük miktarlarda üretebildiği fakat özdeş olarak ya da yalnız başına yapamadığı bir şeydir. Yazılım alanında bu, anlaşmazlık yaratmaktadır çünkü bilgisayar yazılımı ayrılması güç, birbirine yapışmış fikirlerin bir toplamıdır. Yazılımın ürün şeklinde ortaya konabilmesi, onu bir sanat eserinden daha patenleşebilir hale getirmez.
Yazılımın patentleşebileceğini farz etsek bile bir yazılım patentini arayıp bulmak küçük bir iş değildir. Bunu yapabilmek için eldeki yazılım içinde hangi fikirlerin patenli olduğunu bulmak gerekir. Bazı patentler aylarca gizli tutulabiliyor. Bu süre yeni bir yazılımın içindeki patentleri fark etmeden üretilmesi için yeterli bir süredir. Gizli olmasalar bile bu patentler binlerce, belki de milyonlarca, garip dille yazılmış patentler arasında aranacaktır. İnsanın kendi patentini tanımaması az olan bir durum değildir.
Diğer yandan, 1990larda ABDde olduğu gibi yasalar sulandırılmaz ise, yazılım patenti isteyen taraf için, yazılımını herhangi bir davayı kazanacak şekilde sunmanın güvenli bir yolu yok. Eğer yazılım, bilgisayar dilinin kağıt üzerine dökümü olarak yada bilgisayar diskinde sunulsa bile halen geliştirildiği ortamdan kopmuş olacaktır. Yazılımın patent başvurusunda belirtilenleri yaptığını "ispat" edebilmek için tüm işletim ortamının yazılıma eklenmesi gerekecektir. Bu yapılsa bile ve yazılımın tüm bileşenleri mevcut olsa bile, bir dava sırasında patentli bir yazılımı incelemenin kendisi çok pahalı bir işlemdir ve bu durum davacılardan güçlü olanının eline oynamaktır. ABDdeki istatistikler bu görüşü destekliyor: Eğer davacılardan küçük olanı yasal işlemlerin sonuna kadar dayanırsa, davaların yüzde 90ı yenilgiyle sonuçlanıyor.
Yeni taslağın hayata geçirilişinin demokratik olmayan yapısı Avrupa siyasetinin tepelerinde sıradan yazılımcıların haklarına karşın büyük şirketlerin haklarının ne derecede korunduğunu ortaya koyuyor. Yazılımcıların önüne konan engeller tamamen görmezden geliniyor. Bu genelde çalışan kesime karşı uygulanan politikaların sadece minyatür bir yansıması.
Yazılım teknolojisi çağdaş endüstrilerin kalbinde yer almaktadır ve bastırılmak yerine teşvik edilmelidir. Avrupa Konseyinin yazılım patentlerine karşı artan bilimsel kanıtları dikkate almaması ve seçilmiş Avrupa Parlamentosunun muhalefetini hiçe sayması, şirket başkanlarının destekçileri tarafından korunması gereken yatırımın boyutlarına tanıklık etmektedir. Yasa sıkılaştıkça, bu süreç Avrupadaki yazılımcıların bugün sahip oldukları özgürlükleri pahasına hızlanacaktır.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|