DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avrupa Birliği
AB'nin genişlemesi Portekiz'in ekonomik krizini kötüleştiriyor
Daniel O'Flynn
20 Haziran 2003
Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün (UİE) verilerine göre
Portekiz ekonomisi yılın ilk çeyreğinde bir önceki
yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 1,2 oranında küçüldü. Gayrı
Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH), bir önceki çeyrekte gerileme
gösterdikten sonra daralmaya devam eden zayıf iç talep nedeniyle
düştü.
Üçer aylık dönemler temelinde bakıldığında,
ilk çeyrekte GSYİH'nın yüzde 0,1 oranında artış
göstermesi teknik olarak resesyona girilmesini önlemekte. Resesyonun ders
kitaplarındaki tanımı ardı ardına iki çeyrekte küçülme
yaşanması ise de Portekiz ekonomisinin başının dertte
olduğu çok açık. GSYİH
2002'in son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,8 oranında, bir
yıl öncesine göre yüzde 1,3 ve 2002'nin üçüncü çeyreğinde ise yüzde
0,3 oranında küçüldü.
Son haftalarda günlük haberlerin neredeyse tamamı ekonominin
serbest düşüşe geçtiğini söylüyor. Portekiz Merkez
Bankası'nın (Bank of Portugal) yayımladığı
veriler ticari güven indeksinin 1993'de yaşanan son büyük resesyondan bu
yana en düşük düzeye gerilediğini gösteriyor.
Resmi olarak işsizlik geçen yılın aynı dönemine
kıyasla yüzde 49,6 gibi büyük bir artış gösterdi. 2001'de bu
yana ise işini kaybedenlerin sayısı yüzde 26,3 oranında
arttı.
2002'de yüzde 4,3 olan işsizlik
oranı şimdi yüzde 6,7'ye yükselmiş durumda. Sendikalar ise
gerçek rakamın yüzde 7,6'nın üzerinde olduğunu iddia ediyorlar.
İşsizlik için Avrupa Birliği'nin (AB) belirlediği hedef
rakamı yüzde 5,0'in üzerine çıkılmaması şeklinde ancak
Avrupa ülkelerinin çoğunda işsizlik oranları yüzde 7'nin
üzerinde seyrediyor. Portekiz'de işsizliğin artışından
en çok etkilenen kesim yüzde 81 oranındaki artışla 25-34
yaş arasındaki erkek nüfus. Bu durum 2002'de çalışabilir
nüfusun 700.000 kişi artmasıyla şiddetlendi ve bu yıl
okullarından mezun olacaklarla birlikte aynı miktarda yeni bir
artış yaşanacak.
İstihdam merkezlerinin yayınladığı verilere
göre en yüksek niteliklere sahip olanlar en kötü şekilde etkilenenler
oldular. Üniversite mezunları için 2001'de 24.000 olan işsizlik
rakamı geçen yılın sonunda 30.000'e yükseldi.
Portekiz ortak para birimi Euro'ya geçme niyetini daha işin
başında açılayan en hevesli ülkelerden biriydi. Euro bölgesine
katılma niyetini açıkladığı zaman Portekiz'de faiz
oranları Almanya ve Fransa'nın epeyce üzerinde seyrediyordu. Portekiz
bankaları faiz oranları arasındaki bu farklılıktan
faydalanarak para kazanabileceklerini fark ettiler ve kendi iç
piyasalarında alabileceklerinden çok daha düşük faizlerle Alman
Markı ve Fransız Frangı üzerinden borçlandılar. Bu
borçları kendi ulusal paralarına çevirdiler ve bir kredi
patlamasını finanse etmekte kullandılar.
Portekiz'e akan çok büyük miktardaki para nedeniyle faiz oranları,
daha euro uygulamaya geçmeden önce, Almanya'daki faiz oranlarına
yaklaştı. Bu ucuz ve bol miktardaki kredinin sonucu şirketlerin
ve ailelerin borçlanmasında büyük bir artış yaşandı.
Konut yatırımları yükseliş gösterdi, tüketici
harcamaları sürdürülemez bir tempoda arttı ve kurumsal
yatırımlarda bir aşırılık ortaya çıktı.
Kredi patlaması dış ticaret açığında ve
enflasyonda Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) endişelenmesine yol
açan bir yükselişe neden oldu. AMB'nin faiz oranlarını Almanya,
Fransa ve İtalya'ya göre daha yüksek tutma kararında etkili olan bir
unsur da Portekiz'in enflasyonuydu. Geçen hafta AMB başkanı Wim
Diusenberg Euro faiz oranını yüzde 2,5'ten yüzde 2,0'a düşürdü.
Bu faiz indirimi öncesinde, 1999'da 12 ülkenin parası olarak
kullanıma sokulduğundan bu yana değeri 1,1932 ABD $'ı ile
en yüksek düzeye çıkmış olan euro son alım satımlarda
1,1814 ABD $'ı üzerinden işlem görüyordu.
Kredi patlaması sona erdi ve ekonomi yavaşladı ancak
durum kontrol altına alınmış olmaktan uzak. Portekiz
kısa bir süre önce mali politikaları nedeniyle uyarıldı ve
hasta ekonomisine destek olmak için borçlanmaya devam ederken İstikrar ve
Büyüme Paktı'nın bütçe açığı kurallarını
deldiği açıklandı. 2002'nin sonuna gelindiğinde Portekiz
Maastricht'de GSYİH'nın yüzde 3'ü olarak belirlenen sınırın
üzerine çıkan, yüzde 4.1'lik devasa bir açık verdi.
Verdikleri borçları yabancı para ile finanse eden Portekiz
bankaları nedeniyle ülkenin tüm borçlarını geri ödemeye yetecek
miktarda parasının olmamasından korkuluyor.
Britanya'da euro karşıtı kamp bu durumdan sık
sık ortak paraya geçmenin bir sonucu olarak söz etse de, esas sebep
Portekiz'in değişen küresel konumundan kaynaklanmaktadır.
1990'larda Portekiz Avrupa'nın ucuz işgücü platformu olma
özelliğini İspanya'dan devraldı. Ulus-ötesi şirketler için
tercih edilen üretim platformu haline gelen Portekiz, yüzde 3,5'lik ekonomik
büyüme ile diğer Avrupa ülkelerinin önüne geçti. Düşük işsizlik
oranı ve düzelen kamu hizmetleri Antonio Guterres liderliğindeki
Sosyalist Parti'nin 1999 seçimlerinde o güne
kadar kazandığı en çok sandalyeyi elde etmesini
sağladı. Ancak iki yıl içerisinde partisinin Aralık 2001
belediye seçimlerinde aldığı yüz kızartıcı yenilginin
ardından Guterres istifaya
zorlandı.
Bu PSD'nin (Sosyal Demokratlar) muhalefette geçirdikleri yedi
yılın ardından iktidara gelmelerinin yolunu açtı. Jose
Manuel Durao Barroso'nun başkanlığını
yaptığı şimdiki hükümet PSD ve muhafazakar Halk Partisi'nin
oluşturduğu bir koalisyon.
Yeni hükümet, Katma Değer Vergisi'ne (KDV) iki puan eklenerek
yüzde 19'a yükseltilmesini, gençlere sağlanan barınma
yardımının kesilmesini ve 50.000'e yakın kamu
çalışanını fazla kamu görevlisini işten
çıkartmayla tehdit etmeyi içeren sert bir kemer sıkma önlemler
programını uygulamaya koydu. Hükümet aynı zamanda gelecek yıllarda
10 yeni hastane inşa edilmesi için bir Kamu-Özel Finansman Girişimi
başlattı ve Sosyal Güvenlik emekliliğini Sigorta
Şirketlerine açtı. PSD-PP koalisyonu aynı zamanda çok
acımasız göçmen karşıtı yasaları kabul etti. AMB
tarafından onaylanan yeni iş yasaları geniş kesimlerin
nefretini uyandırdı ve geçen yıl boyunca çeşitli işçi
eylemlerinin yaşanmasına yol açtı.
Euro faiz oranının düşürülmesi kararına tepki
gösteren Başbakan Durao Barroso reformların euro para birimini dolara
karşı ulaştığı rekor seviyeden
aşağıya yavaş yavaş indirmekten çok Avrupa
ekonomisinin desteklenmesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Durao Barroso Şubat ayına kadar geçen üç aylık dönemde
Portekiz'in ihracatının yüzde 6 oranında artış
gösterdiğine işaret ederek şu açıklamayı yaptı:
"Bu Portekiz -aslında Avrupa- ekonomisinin asıl sorununun euro-dollar
paritesi olmadığını, ancak asıl sorunun ekonomimizi
reforme etmeyi teşvik edecek unsurun varolması olduğunu göstermektedir."
"Euro ister daha kuvvetli ya da isterse daha zayıf olsun, bizim
her zaman alabileceğimiz önlemleri almamız, adlı adınca
ekonomiyi reforme etmemiz gerektiğini düşünüyorum."
Durao Barroso'nun reform planları bütçe açığı ile
mücadele etmek için işçi sınıfına karşı daha
ciddi taarruzlar gerçekleştirirken diğer yandan bugün için yüzde 30
olan kurumlar vergisini 2004'de yüzde 25'e ve 2006'da yüzde 20'ye indirmeyi
içeriyor. Portekiz'in Avrupa'nın ucuz işgücü platformu olma
özelliğini koruyabilmek için hali hazırda batı Avrupa'nın en
yoksul işçilerini alıp onları doğudaki işçilerin
yaşam standartlarının altına çekmesi gerekiyor.
Her ay ortalama olarak hemen hemen iki şirket Doğu Bloku
ülkelerindeki daha ucuz işgücü ve düşük vergilerin
sağladığı avantajdan faydalanmak amacıyla
kapanıyor ve Portekiz'i terk ediyor. Portekiz'de ortalama ücret 750 euro
iken, Bulgaristan'da sıradan bir işçi 100 euro ve Çek Cumhuriyeti'nde
kalifiye bir işçi 350 euro kazanıyor.
Avrupa Birliğinin genişlemesi Portekiz kapitalizminin
karşı karşıya olduğu krizi daha da
derinleştirecek. Daha yoksul Avrupa ülkelerine yatırım yapan
şirketler, Portekiz'in AB'den almakta olduğundan ya da
şirketlerin ülkeden kaçmasını önlemek için ve devam eden
ekonomik gerilemenin işaret ettiği sosyal patlamaları atlatmak
için verebileceğinin çok üzerinde AB yardımı alacaklar.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|